Yeter ki sen, kendini kendinden uzaklaştırma…
Bazen düşersiniz. Kimse düştüğünüzü görmez. Kendinizi yerden zorlukla kaldırırsınız. En yakınındakiler bile size ne olduğunu bilmez, kimse anlamaz. Sadece içine attıklarınız, idare ettikleriniz, katlandıklarınız sizi yorgun düşürür.
Evet işte O da düşmüştü. Öylece salondaki koltukta yatıyordu. Her şeye koşturmanın acısı çıkıyordu. Ayakta duracak gücü yoktu. Kabul etmesi gereken çok şey vardı. Öncelikle bazı zamanlar canının hiçbir şey yapmak istememesinin doğal bir durum olduğu gibi. Kendini yetemiyorum ya da beceremiyorum diye suçlamayı bırakmalıydı. Artık yardım istemeyi bilmeliydi.
Düşerken…
Bir güç toparlanıp dışarı çıktı. Biraz yürüdü. Sonra yemyeşil ağaçlarla dolu bir parkta bankların birine oturdu. Etrafı seyrederken yanına yaşlı bir teyze geldi. Önce fark etmedi. Yaşlı teyze, ona yaptığı kurabiyelerden uzattı. Bir an kendine geldi. Selamlaştılar. Yaşlı teyze, O’nda yanlış giden bir şeyler olduğunu sezmişti ve O’nun düşüncelerini dağıtmak için hayattan, havadan, sudan şeyler anlatmaya başladı. Konu konuyu açtı. Maddi manevi sıkıntılar, hayat zorlukları ve içine düşülen depresyon batağı… Bazen düşeriz, dedi yaşlı teyze. Sonra sıralamaya başladı. Tatlı ye, komedi programları, filmleri izle, kitap okumaya çalış, müzik dinle ama neşeli olsun, yapmayı sevdiğin bir beceri bul, dışarı çık, hava al… En önemlisi ise kendine küsme, kızma, söylenme, ben nasıl bunu yaptım deyip öfkelenme… Kendini kendinden uzaklaştırma…
Çok güzel bir sözdü. Kendini, kendinden uzaklaştırma.. İçinden birkaç kere tekrar etti. Öyle söyleyerek hiçbir şey tam tersine dönmeyecek diye düşündü. Ama her şeyin fazlasıyla depresyonda olduğu bu dönemde akışı değiştirip iyi olanı ummamız gerektiğinin farkındaydı. İyi, umuttur. Kötünün yaptığı her zulüm, elbet kendine dönecektir.
Zaman akıp gitti…
Zaman hızla geçmişti. Artık kendine fazla görünen her şeyin, aslında nasıl bir lütuf olduğunu fark etmişti. Bakış açısı, ne kadar önemliydi. O, sıkıntılı döneminde, bir kere bile kendine, “Nasılsın?” dememişti. Sadece her şeyi bastırmış ve susmuştu. Konuştuğunu sandığı zamanlarda bile susmuştu. Kendineydi her yaptığı, hissettiği... Kendine idi öfkesi.. Doktorunun da desteği ile hayatta önemli olanın kendi olduğunu, kimsenin, hatta kendisinin bile, öz benliğini unutturmasına izin vermemesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
İşte şimdi yeniden evindeydi. Pencerede oturmuş yağmuru izlerken en önemlisinin kendi değerini bilmek olduğunu düşündü. Bizlere en büyük yardım, yine kendimizden gelecektir.
Yeni yıl yaklaşmak üzereydi. Yapacaklar listesine bol komikli yılbaşı filmlerini de eklerken, yaşlı teyze aklına geldi. Yeter ki kendini kendinden uzaklaştırma… Her şey düzelir…
Hakkında yorum “KENDİNİ KENDİNDEN UZAKLAŞTIRMA”
Canım benim yine ne de güzel anlatmışsın.Ne güzel kendine ‘ Nasılsın?’diyebilmek kendi kendinle olabilmek.En onemlisini bunu basaranolmek…