Hepimiz insanız işte… Kadınlar gününün bitmesine saatler kaldı. Gün içinde aldığım mesajlar, okuduğum haberler ve yorumlar, yaptığım sohbetler, paylaştığım anılar hep günün anlam ve önemi ile ilgiliydi. Ayrıca bugünün benim için çok daha önemli bir anlamı daha vardı. Annemin doğum günü olması. O hep içimde. Annemin bu özel gününü, sevdiği bir şarkı ile süsleyen bir video hazırlayarak andım. Küçüklüğümde çok ünlü bir şarkı idi. Zeki Müren’den Emel Sayın’a, Erol Evgin’e birçok sanatçı seslendirmişti. ‘Bir Sevgi İstiyorum’. Yemek yaparken, dikiş dikerken ne kadar da çok söylerdi bu şarkıyı. Sesi hala kulaklarımda canım annemin.
Anılar, annem, kadınlar, yaşananlar, Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitapları ve dizileri derken yine birçok şeyi sorguladım. Hepimiz insanız işte diyerek sözlerime başladım.
İnsanız İşte de Peki Neden?
Yüzyıllar geçse de bazı şeyler hiç değişmiyor. Belki modernleşiyor ya da modernleşiyor gibi… İnsanız işte… Neden cinsiyet ayrımı var ki? Hepimiz insan değil miyiz? En çağdaş düşündüğünüz insanlarla bile biraz derin sohbetlere girseniz konuşmalarındaki, anlatımlarındaki çelişkiyi siz de fark edersiniz. Derinlerden o kalıplaşmış kadın ve erkek davranışları ve onlardan beklenenler gün yüzüne çıkıverir.
Özümde hiçbir zaman ev hanımlığı bana göre olmadı. Bunu fark etmem, kendimi keşfetmem zaman aldı. Çünkü geleneksel yapıda büyüyorsunuz sadece ailenizin içinde değil, çevrenizde de sizden beklentiler o yönde, çalışan bir kadın olsan da yine de iyi bir ev hanımı ol diye. Ama merakınız bu yönde değilse… Bunu fark etmem de, eşimin de çok desteği oldu. Biz hayata dair her şeyi paylaşıyoruz, çok şükür şanslıyım. Ben çalışmayı seviyorum, yeni fikirler bulmayı, kendimi geliştirmeyi, araştırmayı, öğrenmeyi seviyorum.
Hepimiz insanız işte… Ya tüm kadınlar? Erkek egemen bakış açısına sahip olan sadece erkekler değil. Kadınların arasında da bu bakış açısıyla büyütülmüş, bu kalıplar öğretilmiş niceleri var. Aman başımızda bir erkek olsun, yemek yok mu, kadın değil misin sen yapacaksın tabi ki, bize laf getirme, giydiğine dikkat et, kol kırılır yen içinde kalır, aman sus idare et vb…
Babaları, erkek kardeşleri ya da eşleri tarafından fiziksel ve manevi şiddete uğrayan hatta bunu hayatıyla ödeyen kadınlarımız var. Canımız yanıyor bu haberleri duyduğumuzda, yeter diyoruz. Peki ya bu şiddete ses çıkaran kadınlarımızı susturmaya çalışanlar??? Aman sus…
Daha derinlere inersek nice ayrıntılar buluruz. Örneğin fiziksel şiddet, kavga hiçbir şey yokmuş gibi görünen aslında çok sıkıntılı olan evlilikler vardır. Aslında erkek, eşine psikolojik baskı ile sindirmiştir. Kadının kişiliğini ve varlığını yok etmiştir. Dediğim gibi daha aşılması gereken çok derin konular var.
Peki Ya Siz?
Kadına biçilen bir rol var ve ayrımcılık devam ediyor. Konunun temeline inmek ve iyi niyetli görünen öğretilere dikkat edip cinsiyetçi sözlere bir son vermek gerekiyor.
Hepimiz insanız işte… Kadın da erkek de insan. Sonuç olarak, ne erkeği ne de kadını bir kalıba sokmadan bu hayatı paylaşabiliriz. Öyleyse;
- Bir kadını sadece giyim kuşamı ile yargılamayanlara,
- Kızını dövmeyen dizini döver, elinin hamuru ile erkek işine karışma gibi çağ dışı sözleri kullanmayanlara,
- İş yerinde kadın olduğu için ayrımcılık yapmayan, hak ettiği terfi ve maaşı verenlere,
- Ev işlerini, çocukların bakımını paylaşanlara,
- Hayatı boyunca bir kadına fiziksel ve manevi şiddet uygulamamış ve kadınları aşağılamamış, hakaret etmemiş olanlara,
- Kadınlara adaletsiz davranan bu dünyada sessiz kalmamışlara,
- Sevdiği ve yapmaktan hoşlandığı hobileri küçümsemeyip sevdiklerine destek olanlara,
- Tek bir gün değil tüm günleri 8 Mart anlam ve önemiyle yaşatanlara…
Selam ve sevgiyle…