SEVGİLİ GÜNLÜĞÜM

Sevgili günlüğüm, aslında kırgınım. Üstelik bu noktaya da nasıl gelindi hiç mi hiç bilmiyorum. Camların üstündeki el izleri… Belki de silinmesi gerekmektedir.

Günlüğüm, geçenlerde bir yıldır yazdığım blog yazılarıma baktım. Düşüncelerim, duygularım, önerilerim, araştırmalarım… Zaman içinde neler neler olmuş geçmiş değil mi? Zaman nedir ki zaten canım günlüğüm? Sanki her şey dün gibi. Zaman, ancak büyüdüğünü, gelişimini gördüğün bir canlıyla anlam buluyor. Günlüğüm, zamanla her şey geçiyor dediğini duyar gibiyim. Peki ya geçerken sonunda ne izler bırakıyor, sen bunu biliyor musun?

Sevgili Günlüğüm, Hatırlamak mı?

Sevgili günlüğüm; önemli sorunlarımdan birinin unutmamak olduğunu biliyorsun. Hatırladım diyorum ya unutmadım ki hatırlayayım. Örneğin; on yaşlarındayken evimizin arkasında hava alanı vardı. Uçakların görüntüleri hala aklımda. Bu yüzden her havalanan ya da inişe geçen bir uçak gördüğümde tarifsiz bir keyif duyuyorum.

Bununla birlikte, birkaç yıl önce unuttuğum olaylar olduğunu da öğrendim. Hatta günlüğüm, bazı yaşadığın olayları bırak unutmayı zaten hiç hatırlamayabiliyormuşsun.

Günlüğüm, Ya Pandemi?

Sevgili günlüğüm, bloğumda pandemi ile ilgili yazılarım da olmuş. Ah günlüğüm, ne olacağını bilemediğimiz ilk şok günlerinde öncelikle nasıl telaşlanmıştık. Kendimizi aklen ve fiziken nasıl koruyacağımızı şaşırmıştık. Ülkemizde pandemi başlayalı bir yıl üç ay geçti. Günlüğüm, bu sürede ne aşamalardan geçtim bir bilsen. Bu pandemi nelere kadir oldu…

Canım günlüğüm, biz insanoğlu kendimizi hiç rahat bırakmıyoruz. Beynimizi öyle kurcalıyoruz ki sonunda sistem çöküyor. İşin içinden çıkılamadığı bu durumlar az çok herkesin başına geliyordur. Ve öyle bir an oluyor ki umutsuzluk zirve yapıyor. Halbuki doğal olsa her şey, her insan. Niye yorarsınız ki?

Tamam günlüğüm tamam, biliyorum an şimdi.

Günlüğüm

Sevgili günlüğüm, geçende yeni açıklamalar yapıldı. Bu durum daha ne kadar böyle sürecek diye aklımdan geçti. Bu sırada internet sayfalarına bakıyordum. “Hayata karşı bu kadar umutsuz olma.” diye bir cümleye rastladım. Mantıklı… Evet, tamam umutsuz olmamalı da…

Canım günlüğüm, şu tahtaları eksik bahçe bankında oturmuş bu satırları sana yazıyorum. Kelimeler dökülüyor. Tam olarak ne anlatmak istediğimi bilmeden öylece yazıyorum. Malum hepimiz az çok hunili olduk. Ama elbette bunların hepsi geçecek, gidecekler buna da inanmak istiyorum. Günlüğüm, sakın sen de umutsuz olma…

Ah günlüğüm, imkanı varken gülmek, gezmek, eğlenmek, başka bir deyişle anılar biriktirmek gerekiyor. Sonuçta zaman sürprizlerle dolu günlüğüm. O sürprizlerin en güzelinden, en iyisinden olmasını diliyorum. Derdim sana bilmiş bilmiş yazı yazmak değil. Zaten ben şu anda ne yazdığımı da bilmiyorum ya günlüğüm.

Sevgiyle kal…

0 Paylaşımlar

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 yorum “SEVGİLİ GÜNLÜĞÜM”