MEVSİM

Gün doğuyor. Mevsim sonbahar. Ve sonbahar güneşi, yavaş yavaş dağların arkasından yükseliyor. Gökyüzü hafif aydınlık. Gözlerimin önünden bir uçak süzülerek inişe geçiyor, yalnız; sakin ve gururlu.

Havada serin bir esinti var. Artık soğuyorum diyor. Bir mevsim bitiyor, bir mevsim başlıyor. Her günün bitip yeniden başlaması gibi. Yani bir şeyler bitiyor, yenileri başlıyor.

Günün aydınlanmaya başlaması ile trafik artıyor. Çünkü herkes işine, okuluna koşturuyor. Gün içinde iş, güç vb. işler arka arkaya birbirini izliyor. Ya işinle ya da bireysel tüm gün yapacakların teker teker akıyor.

Aklına geliyor, tam sonbahardasın. En sevdiğin mevsim yaz da olsa biliyorsun ki senin doğum mevsimin sonbahar. Sonbaharda doğdun sen. Gülümsüyorsun.

Sonra yine işlerine dönüyorsun. Saatler birbirini kovalıyor. En sonunda eve dönüş vaktin geliyor. Çıkıyorsun yola. Güneş bu sefer batmak üzere. Yönünü batıya çevirmiş. Sabah işe giderken sana eşlik eden güneş, akşam eve dönerken yine eşlik ediyor. Güneş’e, mevsim kışa döndükçe seninle beraberliğimiz azalıyor, diyorsun. Çünkü Güneş’in erken batmasını hiç sevmiyorsun. O da bunu biliyor. Ama yapacak bir şey yok. Mevsimler sıra ile gelip gidecekler.

Sıcacık evine geliyorsun. Derin bir nefes alıyorsun. Sıcak bir şeyler içmek harika olur diye düşünüyorsun. Su ısınıyor. Sonra bitki çayın elinde ayaklarını uzatıyorsun. Dinlenmek iyi gelecek. Daha sonra hafiften oturduğun koltuğa uzanıyorsun. Gözlerin kapanıyor. Sesler derinden geliyor. Yarı uyku, yarı uyanık gibi. Ama ne de tatlı.

Rüya görüyorsun. Rüyanda Kasım ayı ile konuşuyorsun. Ey, Kasım ayı en güzel halinle gel ve git ve yeni yaşımı güzellikleriyle getir, diyorsun. En sonunda şöyle diyorsun. Anlaşılmak güzel şey. Açıkcası beni anladığın için teşekkür ederim.

0 Paylaşımlar

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir