ŞU DÜNYADAKİ

Sohbetimiz gittikçe derinleşmişti. Zaman nasıl da su gibi akmıştı. Sanki koşturuyordu yelkovan, akrebi de peşinden sürükleyerek. Şu dünyadaki…

Şu dünyadaki en

İki arkadaş bir göl kenarındaydılar. Sandalyelerini açıp bir ağacın altında bu eşsiz manzaranın, anın keyfini çıkarmaya gelmişlerdi. Her yer yemyeşildi. Yeşilin aklınıza bile gelemeyecek her tonu vardı. Nasıl da kendini iyi hissettiren bir yerdi burası. Aklından bu düşünceler geçerken, konuşmasına devam etti:

  • Sahneye en son iki yıl önce çıkmıştım, nasıl da özlemişim. Dans içimde bitmeyen bir tutku, kendimi ifade şekli adeta.

Arkadaşı ile tanışalı daha bir yıl olmamıştı. Ama sanki yıllardır birbirlerini tanıyorlardı. Birbirlerine çok iyi gelmişlerdi.

  • Ne kadar zamandır dans ediyorsun? Diye sordu arkadaşı.
  • Aslında dans, ilk olarak ilkokulda hayatıma girdi. Daha sonraki okul dönemlerimde, evde kendi kendime müziği açar, içimden geldiği gibi dans eder, kafamda kareografi bile yapardım. Daha sonra lisede birkaç deneyimim oldu. Üniversitede ise maalesef hiç böyle bir şeye zaman ayırmadım. Şu bilincimle küçük yaşlardan itibaren dansa daha çok zaman ayırmak ve profesyonel olmak isterdim.

Bir an düşüncelere daldı.

Şu Dünyadaki En Bilgin…

  • Kişinin kendisi için bir şeyler yapması ne kadar anlamlı değil mi? Biz eskiden gelen öğretiler yüzünden kendimizi ikinci plana atmaya çok uygunuz. Bazen de sevdiğimiz şeyleri yapmaktan bizi kasıtlı alıkoyan insanlar oluyor hayatımızda.

Arkadaşının sözleriyle bir an girdiği dalgınlığından uyandı.

  • Öyle bir nesiliz ki çok arada kaldık gibi geliyor bana. Ailelerimiz baskındı, onlara uymak durumundaydık. Sonra büyüdüğünde de klasik aile yapısı sürdürmek gerekli sandık. Sanki görevmiş gibi. Geriye dönüp baktığımda aslında küçüklüğümde, belli bir kalıba girecek biri olmadığım belliymiş. Kendimi her keşfedişimle bu bilinç daha da öne çıkmış.
  • Peki bu keşfedişle hayatında değişen bir şeyler oldu mu?
  • Olmaz mı hiç? Alışık olunan durumdan her çıkışında ya eleştiriliyorsun, ya seni bastırmaya çalışıyorlar ya da seninle dalga geçiyorlar. Çünkü onların kalıplarından çıktığın için eski yaptığın davranışları yapamıyorsun, bazı şeylere yetişemiyorsun. Çünkü sen hep vermelisin, niye kendin için bir şey yapıyorsun ki???.  Bu arada destek olan kişiler de oluyor tabi. Her şey de olumsuz değil.

Gülümsüyorlar…

Şu dünyadaki
Şu dünyadaki en
  • Halbuki ne gerek var, herkes kendi keşfine, akışına baksa. Her şey tadında olsa…
  • Evet haklısın. Bu süreçte bir sıkıntı daha göze batar maalesef. O da seni olduğun gibi kabul edememeleri… İsterler ki onların istediği gibi davranmalı, düşünmelisin. Ben yeni şeyler öğrenme derdindeyim, yeni fikirler üretmek, keşfetmek… Yani kendini güncellemek gibi.
  • Sevdim bunu, kendini güncellemek…

Beraber bir kahkaha attılar.

Şu Dünyadaki En Mutlu…

  • Evet aklının, bilincinin sürümünü güncelle yani. Bu noktadan sonra ise, artık hayatın ritmi belli bir çerçeveyi çoktan aşmıştır. Hayatını zorlaştıran herkes, her bir durum ve şartlar senin cesaretle adım atmanla senden uzaklaşmıştır. Ve hayat yolculuğunda bir önceki halinden daha emin, adımlarını atarak yoluna devam etmişsindir. Yaşadığın olumlu olumsuz her ne varsa hep bugüne ulaşman içindir. Sen geçmişte hiçbir şey bilmediğini düşünürken her güncellenmenle aslında bilgelik yolunda ilerlemişsindir. Örneğin; seni zorlayan bir sürecin ardından konfor alanından çıkma cesaretini bulduğunda, hayatında çok güzel şeyler oluyor. Hayat arkadaşını dengini buluyorsun, birbirinize doğru çekiliyorsunuz. Daha sonra sevdiğin şeyler ve gelişimin için yapman gerekenler kolayca seni buluyor. Güzel, oturmuş ve gerçek dostların seninle kalıyor. Ve işinle ilgili olması gereken, hayatında oluşuyor. Sonuçta her şey senin için olması gereken zamanda var oluyor.
  • Gerçekten ben de dönüp baktığımda kendi keşfimi ve ilerlememi görebiliyorum. Herkes önce kendini sorgulasa bir anda her şeyin aydınlandığını görecekler.

Bir an sessizlik oldu.

Şu Dünyadaki En Üstün…

  • Peki bu konuyla ilgili neler sıralayabiliriz? Biraz düşünelim.
  • Yaşamımıza giren herkesten bir şeyler öğreniyoruz.
  • Süper. Bir tane de benden geliyor. Yaşadığımız her acı, hüzün bizi güçlendiriyor.
  • Hayat amacımızı bulmalıyız…
  • Hissettiğiniz duyguların farkına varın ve onları kabul edin.
  • Hmm… Sınırlarınızın farkında olun. Kimsenin sizi sözleriyle, imalarıyla vb. küçümsemesine izin vermeyin.
  • Zevk aldığınız, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığınız uğraşılarınız olsun.
  • Sevdiklerinizle, sohbetinden keyif aldığınız insanlarla zaman geçirin.
  • Bu söyleyeceğim ise yeni keşfim: Seni suçlu hissettirerek kontrol etmeye çalışanlara dikkat et.
  • Sevmekten, neşenden, seni mutlu eden ne varsa yapmaktan vazgeçme.
  • Kendi potansiyelinize inanın.
  • Doğal olun, gerçek olun.
  • Hayatımızın sorumluluğu bize ait. Bu hayat bizim.
  • Bir insana değerli hissettirmek, bir gönül inceliğidir.
  • Bunlara daha nicelerini ekleyebiliriz. Esas konu; söylemesi kolay, gerçekte neler olduğudur.
  • Farkında olmak, önemli olan değil mi? Elbette yine yanılacağımız veya şaşıracağımız durumlar olacaktır.
  • Haklısın, kendini bilmen ise her şeyi daha kolaylaştıracaktır.

Hava artık kararmıştı. Bu güzel sohbetin ardından eşyalarını toplamaya başladılar. Dönme vakti gelmişti. En güzel arkadaşlıklar da birbirine bir şeyler katan, geliştiren arkadaşlıklardır diye düşündü. Herkes küçük şeylerle uğraşmayı bırakıp hayatına anlam katsa…

Hayat bayram olsa,

Şu dünyadaki en mutlu kişi mutluluk verendir.
Şu dünyadaki sevilen kişi sevmeyi bilendir.
Şu dünyadaki en güçlü kişi güçlükten gelendir.
Şu dünyadaki en bilgin kişi kendini bilendir.
Şu dünyadaki en olgun kişi acıya gülendir.
Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir.
Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethedendir.
Şu dünyadaki en üstün kişi insanı sevendir.
Şu Dünydaki
0 Paylaşımlar

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir